8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
Tarih: 8.03.2019 | Okunma Sayısı: 1094

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kapsamında; Baromuzca günün anlam ve önemine ilişkin olarak meslektaşlarımızın katılımı  ile birlikte Kadın Hukuku Komisyonu Üyemiz Av.Rümeysa İrem Semiz tarafından basın acıklaması yapılmış olup akabinde tüm bayan avukat, hakim, savcı,  meslektaşlarımızın ve adli çalışanlarımızın Baro Başkanımız Av.Arb.Ferhat Parlatır tarafından ziyaret edilerek kadınlar gününü kutlamıştır.

 

 

8 MART “DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” 

 

BASIN AÇIKLAMASI

 

Sayın Baro Başkanım, kıymetli meslektaşlarım, değerli basın mensupları;

 

            Bugün burada 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Basın Açıklamamızı paylaşmak üzere toplanmış bulunmaktayız.

            ZAMAN; CUMHURİYET DEVRİMLERİ VE KADININ İNSAN HAKLARI KAZANIMLARINA SIKI SIKI SARILMA ZAMANIDIR.

 

 

            Bartın Barosu Kadın Hukuku Komisyonu olarak tüm kadınlarımızı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde; kazanılmış haklarımıza sahip çıkmaya; taleplerimizi ısrarla takip etmeye çağırıyoruz.

 

            8 Mart, tüm dünyada emekçi kadınların; kendilerini ailede, toplumda, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda eşit birey olarak görmeyen çağdışı zihniyetlere omuz omuza mücadele içinde karşı çıktığı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gereken kültürel, eğitimsel ve yasal çalışmaların yapılması taleplerini dile getirdiği mücadele ve dayanışma günüdür.

 

            Dünyada şiddetin, yoksulluğun ve eşitsizliğin artmasına neden olan sistemi sorgulamadan ve değiştirmeden, kadına yönelik ayrımcılığın ve kadın sorunlarının ortadan kalkmasının mümkün olmadığının bilincindeyiz.

 

            Bu nedenle insanları yoksulluğa iten, eşitsizliğe ve şiddete yol açan bu sömürü düzeninin de değişmesi, kadın sorunlarına çözüm için önemli bir aşama olacaktır.

 

            Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız ne yazık ki aynı oranda eğitim, istihdam olanaklarına sahip olmamakta; yönetim mekanizmalarında, siyasal yaşamda ve karar alma organlarında temsil edilmemektedirler.

 

            Buna; aile içinden başlayarak, toplumun her alanında var olan cinsiyet ayrımcılığı ve cinsiyet eşitsizliğine yol açan politikalar neden olmaktadır.

 

            Tarihsel, kültürel, dinsel bir takım gerekçelerle kadınlarımız; eğitimden, iş hayatından, toplum yaşantısından ve birey olmaktan alıkonulmaktadır. Kadının birey olmasını engelleyecek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açacak politikalara karşı çıkmak hepimizin öncelikli görevidir.

 

            Hak savunucusu olarak bizler yasalarımızın uygulanması noktasındaki eksikliklerin giderilmesini talep etmekteyiz.

 

            Kadına yönelik şiddet ve istismarın artmasında bu yasal düzenlemelerin hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Tam tersi yasal düzenlemelere rağmen, uygulamaya geçirilmeyen toplumsal değişim politikalarının; eğitim müfredatındaki toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizliklerin, dini referanslarla kanuni düzenlemeler yapılması çalışmalarının, 12 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden vazgeçilmesinin, kadına yönelik haberlerde medyanın kullandığı eril dilin, kadınınasıl görevinin annelik olduğu, yerinin ev olduğu ve sadece aile içinde yer alması gerektiği yönündeki dilin ve baskının, aile kavramı kullanılarak kadının kimliğinin annelik ve aile içinde tanımlanması çabalarının, kadına karşı şiddeti ve kadın sorunlarını arttırdığı ortadadır.

 

            Uzun mücadeleler sonucunda edinilen kadın kazanımlarının ve kadın haklarının geriye götürülmeye çalışılması karşısında sessiz kalmamız mümkün değildir. 

 

            Bu nedenle 6284 sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi konularında geri adıma yol açacak yasal düzenlemeler yapılmamalıdır. Kadına yönelik şiddete ve Aile Mahkemelerinin görevli olduğu alanlarda ve davalarda arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemleri kabul edilmemelidir.

 

            Politik, medyatik ve dini alanlarda kullanılan dilin erilleşmesinin önü kesilmelidir. Kadınlara siyasal, sosyal ve ekonomik alanda yer açacak şekilde toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları derhal uygulamaya geçilmelidir. Kadınlara toplumsal hayatın dışına iten cinsiyetçi ve ayrımcı politikalardan ve uygulamalardan vazgeçilmelidir. Kadını sadece ailenin parçası olarak gören politik, kültürel anlayış değiştirilmeli, kadının eşit ve özgür birey olarak yetiştirilmesine ve kabul edilmesine yol açacak politikalar uygulanmalıdır. 

 

            Bizler, Bartın Barosu Kadın Hukuku Komisyonu üyeleri olarak; kadının insan haklarını ihlal eden, toplumsal cinsiyet ayrımına yol açan, kadının her alanda eşit temsilini engelleyen, kadına fırsat eşitliği sağlamayan her türlü girişime, zihniyete karşı çıktığımızı, Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarından ödün verilmeyeceğini belirterek; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu bir Türkiye ve Dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi, kadın haklarımızın teminatı olan laik Cumhuriyetimize ve Atatürk devrimlerine bağlılığımızı bir kez daha kamuoyuyla saygılarımızla paylaşıyoruz.

 

                                                BARTIN BAROSU KADIN HUKUKU KOMİSYONU

 

 

 

 

13.11.2024
AV. NAİL ÖZTÜRK
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.